18 Mayıs 2012 Cuma

Uykum kaçmıştı bir kere

 

Gecenin sıcağında açık pencereden içeri süzülen rüzgar, yüzümü okşuyordu Bir türlü uyku tutmuyor anılarsa, gözümün önünden gitmiyordu. Sağa sola dönmekten başım ağrımaya başlamıştı. Yalnızlığı içime bir türlü sindirememiştim. Evlendiğimizde mutluluğumuz, geleceğe ait verilen sözler, bir kenara itilmişti şimdi. Araya giren bir kadın güzel mutluluğumuzu bozmuştu. Tek taraflı olamazdı hiçbir zaman suç.. Kabahat yanızca kadında mıydı? Hayır tabii.. En büyük suç eşimdeydi. Neden mutluluklar ve sevgi bir zaman sonra bitiyordu? Kadın her zaman çok seven, eşine bağlı, ya erkek, hep arayışlarda.

Uykum kaçmıştı bir kere, teselli sanki sigaradaydı. Anılar ise gözümün önünde dün gibi, biri bitiyor biri başlıyordu hayallerimde. En kötüsü ise yalnız kalmaktı. İnsanın bir nefese ihtiyacı vardı. Çocuğu evlenmiş kendi hayatlarıyla mücadele ediyordu. Sık sık arardı. Ama ya geceleri..

Bomboş bir karanlık, içi dolmayan geceler, uyandığımda yalnızlığımı yüzüme vuran sabahlar. Ne yapmalıydım? İkinci bir evlilik mi? Ya yine eşim beni bırakıp giderse? Bu sorular bitmiyordu düşüncelerimde. Bazen yastığı ağzıma kapatıp saatlerce ağlıyordum. Kimse duymasın kimse bilmesin mutsuzluğumu diye.

Bunalımlı günlerle mücadele ederken, bir şirkette karşılaşmıştık onunla..
Göz göze geldiğimizde, yüreğimden bir şeylerin aktığını hissettim.
Gülümseyerek yanıma gelmişti.
-Merhaba size yardımcı olabilir miyim? Adım Salih muhasebe müdürü.
-Memnun oldum efendim benim ismimde Jale. Şirketin departmanında hukuk müşaviriyim
-Aaaa evet sizinle konuşuyoruz ama tanışmamıştık. O zaman bu gece ki toplantımıza da katılacaksınız.
-Tabii efendim. Benim işim bitti gitmem gerek. Görüşmek üzere.
-İyi günler Jale Hanım görüşmek üzere.

Ne harika biri, bana neler oluyor diye düşünüyordu. Yüreği, ilk görüşte aşk bu olsa gerek derken, aman boşver aşk da neymiş diyordu mantığı..

Akşama harika olmalıydı. Her zaman giyimine, saçına önem verirdi. Belki de tek oyalandığı, kendini mutlu hissettiği yer, kuaför ve giyim mağazalarıydı. İşine geri dönmeyecekti. Fazla yapacağı bir işi de yoktu zaten. Kendini soluk soluğa, bir alışveriş merkezinin önünde buldu. Gökkuşağının bütün renklerinin, üzerinde olduğu, harika bir elbise beğenmişti. Oradan da kuaföre gitti. Saat sekiz de başlıyordu toplantı. Her sene olan, geleneksel yemeğiydi çalıştığı şirketin. Yaşı kırkbeşi aşmasına rağmen, hâlâ genç görünüyordu. Hele aldığı kıyafet, on yaş daha gençleştirmişti onu.

Eve geldiğinde gözlerine inanamadı. Saat altıyı geçmişti. Aklına gelmemişti saatine bakmak hiç. Gideceği yol bir saatlik mesafedeydi.
-Neyse canım taksi çağırırım. Otobüslerde sürünecek halim yok diye düşündü. Karnı çok açtı ama toplantı nasılsa yemekliydi. Aceleyle giyindi. Son kez aynaya baktığında harika görünüyordu. Telefon edip bir taksi çağırdı.
Şoföre Pera Palas'a gideceğim dedi.
-Tamam efendim.
Biraz sonra kraliçe edasıyla arabadan iniyordu.
Kapıda ilgili kişiye davetiyesini gösterdi. Aslında nedense kalabalıktan hoşlanmazdı fazla...Ama bu toplantı gerçekten onun için önemliydi. Kendine oturacak bir yer ararken, karşıdan Salih beyin geldiğini gördü.
-Jale hanım bizim masamıza buyurun.
-Çok naziksiniz teşekkürler Salih bey.
Beyaz pantolon ve yakası açık mavi gömleğiyle harika yakışıklıydı Salih.
Elli yaşını geçmesine rağmen evlenmemişti. Kaç kere nişanlandıysa bir türlü evliliği tadamamıştı. Artık evlenmem diyordu kendi kendine. Jale'yi gördüğünde hayran kalmıştı. Tam idealimde ki kadın diye düşünüyordu.

Yemek güzel sohbetler ve şirketin ileri gelenlerinin konuşmalarıyla devam ediyordu. Salih Jale'nin tam karşısında oturuyor ve gözlerini hayran olduğu kadından bir türlü ayıramıyordu. İlk bakışta hiçbir kadına böyle duygular beslememişti. Saat onikiye geliyordu. Yavaş yavaş toplantıya katılan kişiler, kalkmaya başlamışlardı. Jale'de yalnız olduğu için,
-Ben de kalkmalıyım geç oldu dedi.
Salih hemen atıldı.
-Jale hanım ben sizi eve bırakırım.
-Lütfen yorulmayın ben, taksi çağırıp giderim.
-Olur mu efendim sizi yalnız yollamam. Buyurun çıkalım.
-Peki, nasıl isterseniz.
Aslında bu teklif Jale'nin de hoşuna gitmişti. Kendinle mücadele veriyor. Salih'in anlamasını istemiyordu.

Araba da ikisi de sessizdi. İlk olarak sessizliği Salih bozdu.
-Ne tarafta oturuyorsunuz Jale hanım.
-Beylikdüzü siz,
-Kadıköy,
-Keşke taksiyle gitseydim. Şimdi siz giderken aklım siz de kalacak.
-Merak etmeyin eve gider gitmez ararım sizi.
-Çok teşekkürler.
-Sizi merakta bırakır mıyım hiç.
-Evinin kapısında iniyordu Jale, teşekkür ederek..
Birbirlerine telefonlarını verip el sallayarak ayrıldılar.

Hayatının akışı birden değişmişti Jale'nin. Kader bana da gülüyor artık, çok şükür diyordu. Birbirlerine deliler gibi aşık olmuşlardı. Artık evlenmeye karar vermişler, ama tek sorunsa Jale'nin oğluydu. Annesiyle ilgilenmediği gibi, annesinin evlenmesini de istemiyordu. Çocuğuyla Jale'nin arasında bayağı tartışmalar oluyordu. Salih'de bu duruma çok üzülüyordu.
-Gel evlenelim ona haber vermeyelim. İlerde nasılsa alışır diyordu.
Jale çocuğunun üzerine titreyen bir anneydi. Evladını üzmek istemiyordu ama, Salih'i de çok seviyordu.
-Salih gel evlenmeyelim ama, birbirimizi hep sevelim. Her fırsatta görüşürüz. ne dersin?
-Olur mu hiç canım. Ben sabah gözlerimi açtığımda, seni kollarımın arasında bulmak istiyorum. Bu kadar da eziyet olmaz ki. Hiç bir bahanemiz yok ama uzatmalı âşıklar gibi yaşayacağız. Nerde görülmüş ki..

Bu düşünceler, ikisinin arasında soğukluklar yaratıyordu. Salih bir an öce evlenmek istiyor Jale ise, çocuğuyla arasını bozmak istemiyordu. Bir yanda da mutluluğu, sevdiği aşkı vardı. İkisinin arasında kalmak ne zor du.

Düşüncelerinin arasında kaybolmuştu Jale. Gözlerinin yaşı dinmiyordu. Çocuğuyla her konuştuğunda, hep aynı tepkiyi alıyordu. Yapacak bir şey yoktu. Çocuğu onun için çok kıymetliydi. Evlenmekten vazgeçeceğim diyordu.
Salih'e söyleyecekti. İsterse, bir ömür boyu onun olacaktı, kimsenin duymaması kaydıyla.

O da... Öyle emindi ki kabul etmeyecekti böyle durumu.
Ne yapayım kader diyordu. İlk defa karşısına bu kadar çok sevdiği biri çıkmıştı. Unutacaktı Salih'i ve bir daha hiç kimseyi sevmeyecekti. Sevmeyeceğim diyordu kendi kendine, bir daha hiç kimseyi sevmeyeceğim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder