24 Eylül 2011 Cumartesi

BEN AHMET'İ ÇOK SEVİYORUM




Bu gün beni telefonla aradı ve her zamanki gibi beni çok sevdiğini söyledi...bende onu o kadar çok seviyorum ki kelimelerim belki anlatmaya yetmiyecek.

Onu on yıl önce tanıdım çok yakışıklı boylu poslu hani derler ya aslan gibi delikanlı işte öyleydi.
.
Okuma yazma proğramı yaptığım okula getirmişti ablası Ahmedi 22 yaşlarındaydı gözlerinden sevgi akıyordu.Ablasının ricası ona özel ders vermemdi ama buna zamanım yoktu..

İnsanda iki çeşit zeka vardır bir duygusal zeka birde matematiksel zeka Ahmet'in metematiksel zekası onun derslerde geri kalmasına neden oluyordu.....Ama duygusal zekası hiç kimsede olmayacak kadar gelişmiş üstünlükteydi..Sınıfa çok çabuk alıştı sınıfımızda 15-60 yaş arasında yaş gurubunda insanlar vardı . Ahmet hepsi ile öyle güzel bir sevgi zinciri kurdu elindeki bir lokmayı bile paylaşıyor sınıfta çok seviliyordu. Ancak derslerde öğrenme güçlüğü çekiyor gözleri doluyordu başaramadığı için..Onun bu hali beni çok etkiledi kendime ayırdığım pazar gününü Ahmet'e ayırdım ve evde ona özel ders vermeye başladım..

Kolay olmuyordu öğrendiklerini çok çabuk unutuyordu. O kadar zarif ve kibardı ki her gelişinde bana çiçek gofret sakız gibi hediyeler getiriyordu..

Birgün ders esnasında, -Öğretmenim babam beni neden sevmiyor acaba dedi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı göz göze geldik bana öyle bir baktı ki yardım istiyordu benden...


Ablasını çagırdım ..Ahmetin doğumu sırasında anne ölmüş Ahmet oksijensiz kalmiş ..ve baba Ahmedin bu durumunu hazmedemiyor çocukluğundan bu yana eziyet edip hakaret ediyormuş başaramadığı her olaydan sonra dövüyormuş....baba başka bir kadınla evlenmiş Ahmet'i teyzelerinin yanına göndermiş..sevgisiz ilgisiz büyümüş

Ablası beni yemege davet ettı gelip beni aldılar büyük bir çek-yat fabrikasının önünde indik ve fabrikaya girdik işçiler öğle yemegindeydi ve Ahmet beni kapıda karşıladı fabrikayı gezdirdi ve çalıştığı bölüme götürdü burada çekyatların yaylarını yapıyor ve sadece bu bölüme o bakıyordu gözleri ışıl ışıldı..

yemekte babası ile tanıştık ve uygun bir ortam bulduktan sonra Ahmet hakkında konuşmaya başladık.--.Diyorduki hocanım bu koca fabrikayı Ahmet yönetemiyecek şu gördüğün arabaları kullanamıyacak ben ne yapayım böyle erkek evladını..Tek suçlu Ahmet baba kararını vermiş...ne söylesen ne anlatsan kabul etmiyor..Koskoca fabrikayı kuran işleten adam Ahmetin zenginliğinin farkında degil o fabrikasının işletilmesinde kullanacagı övünecegi oğlu arıyor..!!

Peki dedim o çok zeki olup fabrikanın başına geçse fabrikayı batırsa içki kumar kadın kız uyuşturucu kullanan bir evlat olsaydı dahamı mutlu olacaktınız..Bakın fabrikanın bir bölümünden o sorumlu ve tek başına orayı yıllarca çekip çevirmiş..siz ondan yapamayacagı şeyler istiyorsunuz ve onu suçluyorsunuz Yüce rabbin işine karışıyorsunuz Ondaki duygusal zekayı insan sevgisini hiç mi görmediniz altın gibi bir kalbi olduğunu..veya kötürümde olabilirdi Sakıp Sabancının oğlu gibi hiç konuşamaz hareket de edemezdi siz rabbinize şükredin böyle bir evladınız olduğu için..Sizinde başaramayacagınız çok şey var bunlar için sizi suçlayan var mı dedim..

Ahmet okuma yazmayı öğrendi kendini idarece edecek kadarda para hesabını..fabrikada aşık olduğu kendine yakın bir kızla evlendi bende şahitleri oldum..ve Ahmet baba oldu..

Artık o bir aile reisi ve çok mutlu kendi dünyasında.. onun fabrikayla arabayla işi yok o yayları büküyor işini yapıyor ve yuvasına karısının çocuğunun yanına mutlu olduğu yere gidiyor.. babası mı bilmem belki o hala fabrikayı yönetecek oğul peşindedir...


BEN AHMETİ ÇOK SEVİYORUM VE HALA BİRBİRİMİZİ AYNI SEVGİYLE KUCAKLIYORUZ .YÜREGİNİZDEKİ İNSAN SEVGİSİ HİÇ BİTMESİN DOSTLARIM..DUYGUSAL ZEKANIZI SAKİN HAFİFE ALMAYIN O İNSAN OLMANIN GÖSTERGESİDİR..

Nevval Tabak 24 Eylül 2011

1 yorum: