21 Mayıs 2012 Pazartesi

Düş kurabilmek

 
Pırırl pırıl bir pazar sabahından sizlere merhaba. Bugün sizden rica etsem düşünü veya düşlerini bizimle paylaşır mısın?

Çok genç bir dostumun “Artık düş bile kuramıyorum” diyen sesindeki çaresizlik üstüme bir karabasan gibi çöküyor. Onu rahatlatacak bir şeyler söylemeye çalışıyorum. “Bu günler geçici” demek istiyorum. “Güzel günler bekliyor sizi ilerde. Hele bak, göreceksin, biraz zaman tanı ken...
dine, yeniden düş kuracaksın”, demek istiyorum. Ona umut dolu bir soluk vermek isterken, boğazımdan kendime bile yetmeyen cılız bir nefes çıkıyor.

Son birkaç yıldır çevremizdeki çember giderek daralıyor. Ekonomik kriz artık ölüm-kalım savaşına dönüştü. Gelecekten beklentisi olmadan, yalnızca bu günü kurtarmaya yönelik, köleler gibi çalışmaktan başka hiçbir seçeneği olmayan gencecik insanlar, düş bile kuramıyorsa nasıl soluklanacaklar?

Düş kurabilmek, hayalcilik ya da gerçeklerden kaçmak değildir. Bir anlamda geleceğe yönelmektir. Beklentidir. Yaşamımızdan eksilenlerin yerine bir şeyler koymayı düşünmektir. Bir anlamda umudu kaybetmemektir düş kurmak...

Yaşama güvensizlik, bu günü bile aramaktan korkmak, yalnızca günü yaşama adına canhıraş bir güçle çalışmak... Düzenimizi koruma adına verdiğimiz ödünlerden boğazımız daralıp kişiliğimizi korumak bile bunca zorlaşırken, yeniden düş kurmanın yolunu nasıl bulabileceğiz?

Düşünüyorum o günden bu yana... Çıkar yolu nedir bu düzende yaşamayı öğrenmenin? Belki düşleri daha daraltmak, belki gerçekleri yadsımadan yaşamayı öğrenmek... Her değişen koşulda dengelerimizi yenilemek zorundayız. Bunu yapamadığımızda, kendimize olan sevgi ve saygımızı da yok edebiliriz. Gerekli önlemleri alamazsak bu günü yaşama adına vermek zorunda olduğumuz ödünler boğazımıza ilmik olacak ve giderek soluğumuzu kesen bir düğüme dönüşecektir. Özümüzü koruma ve kollama adına küçük mutlulukları yakalayarak biraz dinginleşir miyiz?

Yol kıyısındaki bahar dallarının kokusunu içimize çekmek, evimizin girişindeki ortancanın yeni açan yaprağını okşamak, gece yatağımızda rüzgarın uğultusundaki ezgiyi ninni gibi dinlemek, içinde bulunduğumuz kısır döngünün dışında bir yaşamın var olduğunu duyumsatabilir mi bize?

Doğanın tüm zorlayıcı koşullara karşı direnerek yenilendiğini gördüğümüzde, yaşamdaki zorlukların bir şekilde yaşanması gerçeğiyle yüzleşmek kolaylaşabilir. Korkmadan ve tüm gücümüzle kötü koşulları göğüsleyebildiğimizde, gücümüzün kaynağının sınırsız olduğunu görebiliriz.

Yaşamı sürdürme adına göstereceğimiz çabalar umudu yakaladığında, göreceğiz ki düşlerimiz yeniden yeşerecek...

_ڪے£vgil£riml£.
Devamını Gör
Fatoş Biçici ve 48 diğer kişi ile birlikte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder