15 Temmuz 2012 Pazar

Farklılıklar hayatımızı renklendiriyor.

Hepimiz aynı dünyada benzer olayları yaşayarak deneyimliyoruz.
Diğer yaşamlara; kendi yaşamımıza bakarak farklı yargılara varıyoruz.
Bu süreçte herkes aynı düşünceyi paylaşsaydı; aynı düşünceye programlanmış robotlar haline gelirdik.
Farklılıklar hayatımızı renklendiriyor.
Değerlendirme kıstasları çok değişik olmakla birlikte iki ana grupta toplanmakta ... Negatif ve Pozitif…

Tüm hayatımızı negatif ve pozitif düşünme sürecine göre değerlendiririz.
Yani aynı olayı yaşayan iki ayrı insan ayrı sonuçlar çıkarabilir, yaşayabilir, ayrı duygulara kapılabilir hatta bize olayları farklı aktarabilir.
Bu her iki düşünce şekli de kullanıla kullanıla zamanla otomatikleşir ve düşüncelerimizi yönetmeye başlar.

Sonuç olarak; Bizi mutlu ya da mutsuz kılan yaşadıklarımız değil, yaşadıklarımıza yüklediğimiz anlamlardır.

Mutsuzluk, huzursuzluk, kaygı, nefret vs duyguların önünde mutlaka olumsuz düşünce vardır.

Şu andan itibaren yaşadığımız her olaya, kolay yol olan olumsuz düşünceyi tercih ederek tatsız, tutsuz, keyifsiz bir yaşamı mı, yoksa zor ve engebeli yol olan olumlu düşünceyi kullanarak kaliteli bir yaşamı mı kendinize şiar etmek istersiniz...

Anlaşıldı sen birde yaşanmışlık istiyorsun. Pekala!!!!...

Ailesi ve kendisini seven hiç kimsesi olmayan bir yetim kızla ilgili mutluluk üzerine çok güzel bir öykü vardır.

Kendini çok ama çok üzgün ve yalnız hissettiği bir gün, çayırda yürürken, bir çalıya küçük bir kelebeğin takıldığını görür. Kendini kurtarmak için çabaladıkça, dikenler onun narin bedenini daha çok hırpalar. Küçük yetim kız dikkatle kelebeği kurtarır. Uçup gitmek yerine, kelebek güzel bir periye dönüşür. Kız gözlerine inanamaz.
Peri, kıza, "Senin eşsiz iyi kalpli davranışın için, sana bir dilek dileme hakkı veriyorum."der.

Kız bir an düşünür, sonra "Mutlu olmak istiyorum." der.

Peri "Peki" der, ona doğru eğilir ve kulağına fısıldar. Sonra da ortadan kaybolur.
Kız büyüdüğü sürece, ondan daha mutlu kimse yoktur. Herkes ona mutluluğunun sırrını sorar. O ise gülümser ve "Sırrım, küçük bir kızken iyi kalpli bir periyi dinlemiş olmamdır."der.

Yaşlanıp, ölüm döşeğine düştüğünde, komşuları etrafına toplanırlar. Sırrının da onunla birlikte yitip gitmesinden korkmaktadırlar. "Lütfen bize söyle" diye yalvarırlar. "İyi peri sana ne dedi?"

Sevimli yaşlı kadın gülümser ve "Bana şöyle söyledi" der:"ne kadar güvende, ne kadar yaşlı ya da genç, zengin ya da fakir olursa olsun herkesin sana ihtiyacı var"

KÜÇÜK BİR NOT DAHA: Kim demiş " Mutlu olmak zor diye " hayatı ince detayla yaşayan insanlar ufacık olaylarla mutlu olurlar. Uyandığında yastığının altında bulduğu sevgi dolu bir not, sevgiliye sürpriz yapmak, benden bu kadar...
Devamını Gör

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder