27 Ekim 2011 Perşembe

Usta-çırak ilişkisinin kutsallığı

Usta-çırak ilişkisinin kutsallığına ve önemine çok inanırım. Ustaların birkaç kelimeye sığdırabildiği anlamlara hep hayran kalmışımdır. Bugünkü sohbette bir usta-çırak ilişkisi hikâyesi ile küçük bir kıssadan hisse vermeye çalışacağım;

500 yıl önce küçük bir balıkçı kasabasında Daishinji isimli bir origami ustası yaşarmış. Tek bir kâğıt parçası ile yaptıkları ile bilinirmiş. Birgün kâğıttan bir balık yapmaya karar vermiş ve çok gerçekçi birşey çıkmış ortaya.

Aradan uzun bir zaman geçmiş ve raftaki yerinde o güne kadar dinlemiş olan kağıt balık dile gelmiş ve ilk sözü “Yalnızım” olmuş. Yaptığı balığın konuşmasına çok sevinen Daishinji hemen ona kâğıttan bir dünya hazırlamış. Deniz, yunuslar, ahtapotlar, balinalar, yosunlar, kayalar vb. olan bir dünya.

Uzunca bir süre kâğıt balık mutlu olmuş. Fakat birgün farketmiş ki ne kadar derine inerse insin ıslanmıyor. Islanmayan bir balık mutlu olabilir mi?

Kâğıt balık gerçek denize gitmek istemiş. Daishinji önce rahatsız olmuş bundan. Günlerce hazırladığı kâğıt dünyadan ayrılmak istiyordu. Ona göre hayali şeyler hayali dünyalarında yaşamalılardı. Bu yüzden kızdı ve isteği reddetti. Ama kâğıt balık “hayır” cevabını kabul etmiyor Daishinji’nin yumuşayacağını düşünüyordu.

Düşündüğü de oldu. Daishinji onun sadece kâğıttan bir balık olduğunu bilmesine rağmen sabah gün ışırken yola çıktılar. Daishinji, balığı bir tahta kutuya koymuştu ve tekneye binip açıldılar. Bir süre açıldıktan sonra Daishinji kutuyu suya bıraktı. Kutu içinde güvende olan kâğıt balık denizin titreşimlerini hissedebiliyordu.

“Denizi gördün mü?” dedi Daishinji. “İstediğin bu mu?”

“ Ben gerçek denizi istiyorum” dedi kâğıt balık. “Beni içine bırak ve gidip derinlikleri keşfedeyim.”

“Bunun bir derse ihtiyacı var” diye düşündü Daishinji. “Biraz suya bırakırım, ıslanıp yavaş, yavaş batmaya başlayınca, onu geri almamı ister, bende onu geri alırım” diye düşündü.

Fakat hiçte öyle olmadı. Öyle bir değişim başladı ki Daishinji kendi gözleriyle görmese inanmazdı. Kâğıt bedene dönülmüş, pullar ve yüzgeçler gerçek olmuştu. Büyük bir ton balığına dönüşmüştü kâğıt balık. Ve arkasına bile bakmadan uzaklaşmaya başladı.
“Bir gün balıkçıların ağlarına takılıp, bize akşam yemeği olarak dönebilirsin” dedi Daishinji. Balık geriye döndü ve “şu an en az senin kadar özgürüm, önemli olan bu” dedi ve tekrar yoluna devam etti.

Daishinji’nin kızgınlığı gitmiş ağlamaya başlamıştı. Boşluğa bakarak “Adını bile bilmiyorum..” dedi ve tekneyi evine doğru gitmek için çalıştırdı.

Daishinji, tüm Japonya’da origami ustası olarak ünlendi. Kâğıtlardan dünyalar yarattı ve onlar kendi zamanlarında gerçek oldular.

Bir gün genç bir origami öğrencisi ona şöyle bir soru sordu: “Maden gitmelerinden üzüntü duyuyorsun ve hatta yaptığın şeyler gittikleri için hiç kimseye gösteremiyorsun, neden yapıyordun?

Daishinji, rafta duran tahta kutuyu aldı. “Benimle gel” diyerek onu kâğıt balığı serbest bıraktığı yere götürdü. Kutuyu tam orada açtı. Birden büyük bir Ton balığı denizden fırlayıp tekneye atlamaya çalıştı fakat büyüklüğü sebebiyle genç öğrenciyi ve Daishinji’yi denize yuvarladı.

“Geri dönüşü yok değil mi?” dedi ton balığı. “Yok” dedi Daishinji. Onların teknelerine binmelerine yardım etti ve geri dönmeye başladılar. Sahile vardıklarında genç öğrenci “Bana bildikleriniz öğretir misiniz?” diye sordu. Daishinji’de “Öğrettim ya zaten“ dedi.

Bir şeylerin hayalini kurarız, isteriz. Hayat bizi tercih etmeye iter. Bu tercihlerimiz bizim için iyi olabilir kötü olabilir. Ne var ki çoğu zaman yaptığınız tercihten geri dönüş şansınız olmaz. Nasıl bir hayat, nasıl bir dünya istediğinizi belirlemeniz ve o hayatı yaşamak, istediğiniz dünyayı kurmak için çabalamalısınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder