5 Ağustos 2012 Pazar

Yıllar önceydi,



Yıllar önceydi,
Bir gemiye binmiştim
Tek kişilik küçücük bir gemiydi
Denizin o masmavi
Engin sularında
Neşeli, şen, mutlu hayallerle
Dolaşırken
Yıllar sonra bir yolcu aldım
O minicik gemiye
Farklılık arıyordum
Paylaşmayı seviyordum
Bir süre sonra
Yolcuyu deniz tuttu
Gemiye ayak uyduramıyor
Denizde mutlu olamıyordu
Gelecekle ilgili
Kurduğum hayallerim
Tümüyle yıkılıp yok olmuştu
Sonra
Sakin güzel bir liman bulup
Yolcuyu yerleştirdim oraya
Uğruyordum arasıra
İyi niyetimle yanına
Her gün uğramak istiyordum
Ama
Kapılarını kapalı buluyordum daima
Tekrar engin, koyu
Uçsuz bucaksız
Karanlık denizlere
Geri dönüyordum
Büyük bir hüzünle

Gemideydim ama yapayanlızdım
Canım sıkılıyordu ama
Yapacak başka bir şey yoktu galiba
Deniz kabarıp coşuyordu
Zaman, zaman
Fakat önemsemiyor
Geçer diyordum her zaman

Bir zaman sonra
Havayı karanlık bulutlar kapladı
Ardı ardına
Yavaş, yavaş içimi
Bir korku, bir telaş aldı
Ne zaman hava açacak diye
Galiba imkânsızdı
Korktuğum başıma geldi
Havayı
Gittikçe kara bulutlar sarıyordu
Korkunç bir biçimde
Fırtınalar yavaş, yavaş
Şiddetini gösteriyordu
O sırada aklıma
Dost bildiğim limana sığınmak geldi
Ama nafile
Bütün çabalarıma rağmen
Giremiyordum limana
Yine o azgın suların
Kucağında buluyordum
Kendimi ha bire
O korkunç azgın sular
Minicik gemiyi sarsıyordu
Sanki gemiyi batırmak
Yoketmek için planlanmıştı
Galiba
Dev dalgaların arasında
O minicik gemi
Bir aşağı bir yukarı
Silkeleniyordu boyuna
Sonuna gemi derin yaralar aldı
Bu boğuşmadan
Fakat
Bu mücadele adaletsizdi kanımca
Ama
Buna rağmen
Teslim olmamıştı
Direniyordu azgın sulara
Karşı koyuyordu
Siper etmişti
O minicik gövdesini
Kasırganın gazabına
Epeyce bir zaman sonra
Dindi fırtına ve kasırga
Artık o minicik geminin
Ne geleceği
Ne gücü kalmıştı
Ağır bir yara almış
Yüzdüremiyordu minik gövdesini sularda
Ama
Amacına ulaşmıştı hava
Küçük bir dalga dahi dokunsa
Yok olacaktı
O
Sevgiyle
Neşeyle
Arzuyla
Heyecanla dolaşan gemi

O artık
Sevgi yerini
Acılara
Mutluluk yerini
Hüzne
Gelecek yerini
Yalnızlığa
Terketmişti...

Evet, kaptan gidelim artık.
Hayat kavgasında ve kargaşada gemim battı.
Beni de götür dalgalara.
Bir derinlik sarhoşluğu kaplasın içimi.
Ne duruyorsun bu sığlıktan sana da gına gelmedi mi?

Hayat eskiden ilmek ilmek dokunurdu kaptan, artık fabrikasyon oldu.
Hayat hızlı ve rüzgâr beklemiyor.
Beni de götür.
Sadece senden ve martılardan saklamak zorunda kalayım gözyaşlarımı.
Yunuslar yol göstersinler, belki bir iki de fener.
Her yön tabelası aldatıcı geliyor.
Artık yönümü bilmiyorum kaptan.
Kutup yıldızını bile göremiyorum neon ışıklı pavyonlardan.

Ayaklarım yürümek istemiyor bu kentin kaldırımlarında.
Belki denize daldırsam rahatlar, tuzlu su iyi gelir derler.
Gerçekten kaptan, beni götürmen için söylemiyorum bunu.
Yorgunluğu da alırmış tuzlu su.
Hayat yorgunluğuna da çare midir dersin?
Hem, beni götürsen iyi edersin.
Bir ucundan da ben tutarım işlerin.
Temizlerim her gün güverteyi.
Bir iki balık da avladık mı, var mı bizden iyisi?

Fırtına mı dedin?
Daha kötülerini de gördüm inan bana.
Bedenim değil, ruhum alabora.
Ruh olmayınca beden neylesin?
Ruhumu geri istiyorum kaptan, yardım et bana.
Biliyorum ruhum orada.
Denizin tam ortasında.

Sevdiğin mi dedin?
Vardı bir zaman.
Kararmıştı ela gözbebekleri, sanki denize isyan.
Çerçeveden resmi bana öyle bir bakıyordu ki, kor oluyordu içimdeki yarası kaptan. Öyle bir kordu ki, dağlamadan yakanlardan.
Söndürmek için o ateşi denize karışıp bir köpük olmak
ve her köpük gibi harcamak istedim kendimi bir kumsalın çakıl taşlarında.
O kumsal kadar onun olmadan kurtulur muydum içimdeki ateşinden?
Onsuz bir deniz, nasıl buharlaşır hasretinden, ah bir bilsen.
Şöyle bir düşündüm de aslında, onsuz olmak ne denize yarıyor, ne de bana.
Mademki diyorum, o yok, deniz onsuz kalmasın diye, onu da götürmeliyim içimde. En derinimden, en derine.

Yardım et kaptan.
Biliyorum yüküm ağır diye böyle yapıyorsun.
Ama yükün suçu bende mi?
Git ona söyle.
Ben kalamam burada, ruhumun orada olduğunu bile bile.

Anla beni, burada kalamam.
Yorgunum diyorum, "Hayatı sırtlanmış götürüyor" diyorlar.
Oysa beni eziyor sırtımdaki kaptan.
Sıkıldım artık sadece bu ezilmeyi onurlu ya da onursuz kılmaya memur olmaktan. Söyledim anlamadılar, söylemedim gecelerime bulaştı.
Hoyratça harcanan ve harcandığını bilip de bir şey yapamayanlar kulübünün başkanı olmanın haklı gururunu yaşıyor olsam da, ağırıma gidiyor artık.

Kim anlar beni, deniz gibi bir bilgeden öte?
Biliyorsan söyle, çekinme.
Anlamasan bile bir şans ver bana kaptan!
Çok şey beklemedim ben bu hayattan.
Beklediklerim hep bir önceki seferle gelmişler, ben kaçırmışım.
Beklemediklerim başıma gelmiş, hep şaşırmışım.
Daha nasıl anlatayım?

Issız bir ada görürsen bırak beni, ona da razıyım.
Yeter ki bineyim şu gemiye, denizde yol alayım.
Beni de al kaptan, bırak tayfan olayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder