31 Temmuz 2012 Salı

öğrenmek ister misin?


İnsanlar sürekli bir çatışma içindedir, bu çatışma bazen kendimizle, bazen de karşımızdaki kişilerle
olur. Sizce bunun nedenleri nelerdir, öğrenmek ister misin?

Varlık birdir, lakin zihin iki yönlüdür. Ağaç gibi; gövde tektir, sonra ağaç iki dala ayrılır.

Varlık aynı ağaçların gövdesi gibidir: tek, iki olmayan. Zihin ağacın ikiye ayrıldığı, iki olduğu, diyalektik olduğu iki dallanmadır: tez ve karşı tez, erkek ve kadın, Yin ve Yang, gündüz ve gece, Tanrı ve Şeytan.

Dünyanın bütün ikilikleri temelde zihnin ikiliğinin içindedir ve ikiliğin altında varlığın birliği vardır. Aşağı kaydığında, ikiliğin altında, ona Tanrı de, nirvana de veya ne istersen onu de. İkilik yolunda daha yukarılara yükseldiğinde, milyon katı dünyayla karşılaşırsın.

Zihin bir olmadığı, anlaşılması gereken en temel içgörülerden biridir. Bu nedenle, zihin yoluyla gördüğümüz her şey iki olur. Bu, aynı prizmaya giren beyaz ışık gibidir: derhal yedi renge ayrılır ve gökkuşağını oluşturur. Prizmaya girmeden önce birdi; prizmanın içinden geçerek ayrılır ve beyaz renk gökkuşağının yedi renginin içinde kaybolur.

Dünya bir gökkuşağıdır, zihin bir prizmadır ve varlık beyaz ışıktır. Modern araştırma çok önemli bir gerçeği, bu yüzyılda ulaşılan en önemli gerçeklerden birine ulaştı o da iki zihne sahip olduğumuz. Beyin iki yarımküreye ayrılıyor. Sağ yarımküre ve sol yarımküre.

Sağ yarımküre sol elle bağlantılıdır ve sezgisel, mantığa aykırı, akıldışı, şiirsel, platonik, hayalci, romantik, efsanevi ve dinsel olguları içinde barındırır. Kısacası şiir ve sevginin yarımküresidir. Sol yarımküre ise sağ elle bağlantılıdır ve akılcı, matematiksel, bilimsel, hesabidir. Kısacası mantık ağır basar. Bu iki yarımküre sürekli çatışma halindedir.

Sol el yani sezgi, hayal gücü, efsane, şiir, din demek olan sağ yarımküre toplumda çok fazla kınanır. Toplum, sağ elini kullananlarındır; sağ eli kullanmak sol yarımküre demektir. Doğan çocukların yüzde onu solak doğar ama onlar da sağ elini kullanmaya zorlanırlar. Solak doğan çocuklar temelde mantıkdışıdır, sezgiseldir, matematiksel değildir. Onlar toplum için tehlikelidir, toplum onları her yoldan sağlak olmaya zorlar. Bu, ellerle ilgili bir mesele değildir. Solak çocuk sağ yarımküreye dayanarak faaliyet gösterir. Toplum buna izin veremez, tehlikelidir; olaylar çok ileri gitmeden durdurulması gerekir.

Başlangıçta oranının elli-elli olması gerektiği sanılıyor: solak çocuklar yüzde elli ve sağlak çocuklar yüzde elli. Ancak sağlak taraf o kadar uzun zamandır yönetimdedir ki, oran yavaş yavaş yüzde on yüzde doksan oldu. Aslında pek çok kişi solaktır, sağ elle yazıyor sağ elle yapıyor olabilirler ama çocukluğunda sağlak olmaya zorlanmış olabilirler. Bu bir hiledir, çünkü bir kez sağlak olduğunda, sol yarımküren çalışmaya başlar. Sol yarımküre mantıktır, sağ yarımküre mantı ötesidir. Onun işleyişi matematiksel değildir-ışıltılar halinde çalışır, sezgiseldir, çok incedir ama akıldışıdır.

Solak azınlıktır, dünyada en ezilen azınlıktır, zencilerden ve yoksullardan daha bile fazla. Şimdi bu ayrımı anladığında, birçok şeyi anlayabilirsin. Burjuvazi ve proletarya: proletarya daima beynin sağ yarımküresiyle iş görür; yoksul insanlar daha sezgiseldir. İlkel insanlara bak- daha sezgiseldirler. Kişi ne kadar yoksulsa, zihin becerileri o kadar azdır. Yoksulluğun nedeni bu olabilir. Zihinsel becerileri az olduğu için mantık dünyasında rekabet edemez. Dil, mantık ve hesap söz konusunda olduğunda ifade gücü zayıftır; adeta aptaldır. Yoksulluğun nedeni bu olabilir.

Zengin beyninin sol yarımküresiyle iş görüyor: her konuda daha hesabi, aritmetikseldir; kurnaz, hilekâr, akıllı, planlıdır. Zenginliğin nedeni bu olabilir.

Aynısı kadınlar erkekler içinde geçerlidir. Kadınlar sağ yarımküre insanlarıdır; erkekler sol yarımküre insanıdır. Erkekler yıllardır kadınları idare etti. Şimdi birkaç kadın başkaldırıyor, ama şaşırtıcı olan bunların da aynı tip kadınlar olmaları. Aslında erkeklerin kullandığı sol yarımküreyi kullanıyorlar; mantıklı tartışmayı seven.

Sosyalist devrimin Rusya ve Çin’de başarıya ulaşması gibi, birgün bir yerde- belki Amerika’da- kadınların başarıya ulaşması ve erkek egemenliğini devirmesi mümkün. Ancak kadınlar başarıya ulaştığında, kadın artık kadın olmayacaktır; bu gerçekleştiğinde kadınlar sol yarımküreli olacaklar – çünkü savaşmak için kişinin hesabi olması gerekir ve erkeklerle savaşmak için erkekler gibi kavgacı olmak gerek.

Bu saldırganlık dünyanın her yerinde kadınların özgürleşmesinde kendini gösterir. Bu özgürleşme hareketine dâhil olan kadınlar çok kavgacı; bütün zarafetini, sezgiden gelen her şeyi kaybediyorlar- çünkü erkeklerle savaşman gerekiyorsa, aynı teknikle savaşmak zorundasın. Birisiyle savaşmak çok tehlikelidir, çünkü düşmanın gibi olursun.

İnsanlık tarihinin en büyük problemlerinden biri budur. Bir kez birisiyle savaştığında, yavaş yavaş aynı teknikleri, aynı şekilde kullanmak zorundasın. Düşman yenilgiye uğrayabilir, ama o yenildiğinde sen kendine düşman olursun. Stalin bütün çarlardan daha çardı, bütün çarlardan daha sertti. Elbette öyle olmak zorunda: Çarları devirmek için daha çok şiddet kullanan insanlara ihtiyaç var. Oraya ulaştıklarında, kendileri de çar olmuşlardır ve toplum aynı şekilde devam eder. Yalnızca yüzeysel şeyler değişir; özde değişen bir şey olmaz.

Çatışma insanın içindedir. Orada çözüme kavuşmadıkça, başka hiçbir yerde çözülemez. Politika insanın içindedir. Zihnimizin iki tarafının arasında, çok küçük bir köprü var. Bir kaza sonucu, psikolojik bir bozukluk ya da başka bir şey nedeniyle o köprü yıkılırsa, insan iki kişilik haline gelir ve şizofreni veya bölünmüş kişilik hadisesi gerçekleşir. Köprü yıkılırsa- ve o köprü çok kırılgandır- o zaman iki kişi olur, iki kişiymiş gibi davranır. Sabah çok sevgi dolu, çok güzeldir; akşam çok öfkeli, tamamen farklıdır. Ve sabahı hatırlamaz – nasıl hatırlayacak- başka bir zihin faaliyettedir. Eğer
Bu köprü, iki zihin iki olarak ortadan kalkıncaya ve bir oluncaya kadar güçlendirilirse; bütünleşme, kristalleşme meydana gelir.

George Gurdjieff varlığın kristalleşmesinin iki zihnin bir olmasından, içteki erkek ve dişinin buluşmasından, yin ve yang’ın buluşmasından, sol ve sağın buluşmasından, mantık ve mantıkdışının buluşmasından, başka bir şey olmadığını söyler.

Yaşam ağacında bu ana çatallanma anlaşıldığında, etrafında ve içinde sürüp giden çatışmanın tamamını da anlamak mümkün.

Bu yüzden erkek ve kadın arasında sürekli bir çatışma var. Ayrı kalamazlar; tekrar tekrar ilişkiye girmek zorundalar. Ancak birlikte de kalamazlar. Kavga dışarıda değil, kavga insanın içindedir. Sol ve sağ yarımküreler arasındaki iç kavgayı çözüme kavuşturmadıkça, asla huzur içinde âşık olunmaz, asla-çünkü içteki kavga dışarıda yansıyacak. İçeride kavga ediliyorsa ve kişi kendini sol yarımküreyle, mantığın yarımküresiyle tanımlıyorsa ve sürekli sağ yarımküreye boyun eğdirmeye çalışıyorsa. Aynı şeyi âşık olduğun kadına da yapmaya çalışacaksın. Eğer kadın içte sürekli kendi mantığıyla kavga halindeyse, sevdiği adamla da sürekli kavga edecektir.

Bütün ilişkiler-istisnalar kaideyi bozmaz- çirkinleşir. Başlangıçta güzeldir. Başlangıçta gerçeği göstermezsin, başta rol yaparsın. Bir kez ilişki oturduğunda ve sen gevşediğinde, iç çatışman fokurdar ve ilişkine yansımaya başlar – ondan sonra gelsin kavgalar, gelsin birbirine dırdır etmenin, birbirini yok etmenin bin bir yolu.

Çözüm mü?

Problem insanın içinde bir yerdedir. Sen yatışmadığın, dişi ve erkek zihnin arasında derin bir uyuma ulaşmadıkça, sevme olgunlaşamayacaktır. Şimdi insanların ilişkilerini nasıl derinleştireceği konusuna açıklık getirelim. Önce meditasyon ile içinin derine in, kendi içinde çözüme kavuşmadıkça, halihazırda sahip olduğundan daha fazla problem yaratacaksın. İlişkide ilerlediğinde, sorunların katlanarak çoğalacak. Sadece izle ve biraz daha derine bak, mantığın hemen altında sezginin ve güvenin tatlı sularının aktığını göreceksin. Dünya üzerinde en muhteşem ve en güzel şey sevgidir. Sadece ona odaklan.

_ڪے£vgil£riml£


Zeynep Inak
Dümyayı duygusal zekaları güçlü olanların idare ettiğin i düşünüyorum.Yani sanıldığı gibi SOL YARIMKÜRESİNİ KULLANABİLENLER DEĞİL, DUYGUSAL ZEKALARINI KULLANABİLENLER YÖNETİYOR..YANİ SOLAK OLANLAR.KÜÇÜK BİR YÜZDE,AMA ÇOK GİZLİ BİR POTANSİYE...LLERİ VAR.Duygusal zekaları ile insanları cemaat, ordu,sosyal medya ortamında örgütleyebiliyorlar...Bence bu nedenle kendilerini mantıklı sanan insanlar SÜRÜ MANTIĞINA daha çok ihtiyaç duyuyor...Paylaşım çok nitelikliydi.Teşekkürler,sevgiler...
.................
Hanifi Özdemir
‎...
Sevgili Zeynep 1990 yıllarından sonra Duygusal Zeka (EQ) Salovey ve Mayer tarafından ortaya atılıp dünya gündeminde benimsensede, akılcı zeka dediğimiz IQ etkisini halen sürdürmektedir. Çünkü dünya kapitalis sistem ekonomik çıkarların ...ön planda olduğu üretmeden ranta dayalı bir yapı sergilendiği bu rantçı sistem halen etkisini koşulsuz olarak sürdürmektedir. Akılcı Zeka (IQ) üretmeden tüketime dönük bir zekayı temsil ederken EQ üretken ve paylaşımcı bir zekayı temsil etmektedir. Bu rantçı sitem devam ettiği sürece de akılcı zeka (IQ) yerine Duygusal Zekaya (EQ) bırakmaya hiç niyeti yok.

.....................

Zeynep Inak http://eiconsortium.org/ adlı konsorsiyumun içinde yer alan Salovey ve Mayer kapitalist sistemin empati yöntemi ile kabulü için uğraş vermişler.Duygusal zekanın kuramcıları halen kapitalist sisteme kuramsal desteğe devam etmekteler..Özellikle medya alanında...Dünyanın payşaım konusunda henüz Mark ve materyalist felsefeyi aştığını düşünmüyorum..Sevgi ve selamlarımla...
www.eiconsortium.org
Emotional Intelligence Consortium - Dedicated to research on emotions and emotio...nal intelligence in the workplace, this site provides free information and cutting edge research on emotions and emotional intelligence in organizations. Visitors can download the latest research findings, learn of train...Devamını Gör

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder